bugün

entry'ler (10)

ben daha güzelim diye yarışmak

mütevazilikte son nokta.*

çocukluk döneminde bir nebze olsun makul görülebilir ama büyümüşse ve hala yapıyorsa kişi, çok fenadır, yazık olucak, kendini feci harcayacaktır. şimdi o türlü güzellik yarışmalarına, programlarına da katılmaya çalışır. ama boyunun ölçüsünü aldığında güzelliğin g'sinden bahsedemeyecek hale gelecektir. *

pembe kitap bizi bozar

elinde pespembe 'aşk' kitabını dolaştıran ciddi mizaçlı tarih hocalarının herhalde katılmadığı yargı. keşke katılsalar da; o, fazla, hatta çok fazla pembe olan kitabı, sert ifadeli, gayet ciddi ve otoriter olarak çevresinde ün yapmış tarih hocalarının elinde görmesek. utanmasam gidip, ilkokulda kullanılan defter kaplarından birini takıcam kitabına, öyle okusun.

hiç konuşmadığınız kişinin iyi akşamlar demesi

yaşandığı anlarda insanın gayet hoşuna giden durum. üstelik kişi ruhsal bunalımdaysa ya da depresyona falan girmişse; insanlar tarafından farkedildiğini ve umursandığını düşünerek mutlu olur. depresyon yoksa yine de dünyanın o kadar da iğrenç biryer olmadığı, insanların o kadar da kötü olmadığı, dikkatli bakıldığında iyilikler ve güzelliklerin de olduğu düşüncesi vuku bulabilir. iyidir, hoştur, arada yapılmalıdır.

her şeyi hesap makinesiyle hesaplayan bakkallar

buna rağmen hep yanlış para üstü veren insanlardır. belki de ben çok iyimser yaklaştım; hesap makinesiyle hesapladı diye onun bize doğru para vereceğini düşünmemizi sağlayarak bizi keklemeye/kazıklamaya çalışıyor da olabilir. * *

bozuğu olmayan bakkal

para üstü olarak şeker veren bakkaldır. tabi asla güzel şekerden vermez, gider en dandiğinden verir, sen de onu satcak birini ararsın.

tuvalette sira beklemek

içerdeki rahatlamanın doruklarındayken, dışardakinin kapının önünde acı çekmesidir.

ev sahibi teyze ve misafir çocuk

ikisinin arasında muhteşem bir ilişki ve sağlam bir bağ vardır.

ev sahibi teyze; kendi çocuğunu unutup, misafir çocuğa sarar, hep onu över, ev sahibi çocuğun en sevdiği oyuncaklarını gider misafir çocuğa verir, her dakka sarılır, mıncırır, türlü şirinlikler yapar. misafir çocuğa gel sen bizim çocuğumuz ol tarzında hayli mantıksız tekliflerde bulunur. peki amaç nedir, hala bilinememektedir.

misafir çocuk da; annesini unutup, gider ev sahibi teyzeye sırnaşır, anne sevgisiyle sarılır, her yaptığı pasta-börek-çörek üçlemesine türlü iltifatlar yağdırır, kendi annesinin onun kadar iyi yemek yapamadığını söyler, yerden yere vurur. ev sahibi teyzenin bizim çocuğumuz ol tekliflerine olumlu karşılık verir, yapmacık sevinir falan. onun da amacı nedir, hala bilinememektedir.

peki ev sahibi çocukla, misafir teyzeye ne olur; onlar da bi kenara pısarlar, burulurlar falan. bendeniz de hep o ev sahibi çocuk olmuşumdur ve ileride de o misafir teyze olacağımdır da oradan biliyorumdur.

saatlerin ileri ve geri alınması

alındığı günün ertesi, işe/okula geç kalan veya erken giden çok insanın olmasına sebep olan olay. bi tasarruf yapılcak diye kim bilir kaç kişi azar işitiyordur o günler.

perdenin arasindan sizan gunes isigi

sabahın köründe sizi uyandırma cürretinde bulunuyorsa çekilmez olan güneş ışığıdır. ne haddinedir ki koskoca perdenin arasından sızıp gözünüze gözünüze girme gafletinde bulunmuştur. esefle kınıyoruz.

adria adria

adriana lima'yı karşısında gören er kişinin şaşkınlıktan dilinin tutulması sonucu ağzından ancak çıkartabildiği sesler. ardından da bayılmıştır zaten.